...evrensel kopuş
bir anda karanlık çöker ya üstüne.. hiç bir şey yapamazsın.. tüm kozmos o anda sana karşıdır, savaşsan da kazanamazsın. Her şey ters gider, saniyeler yitip giderken senin çabaların anlamını yitirmeye başlar, soluklaşır ve yok olur birden... Gökyüzü küçük çatırdamalar eşliğinde, büyük parçalar halinde kırılırken yıldızlar toz olup üzerine dökülür.. Masmavi gökyüzünden de, yıldızlı gecelerden de geriye sadece kasvetli bir karanlık kalır. İçin toza bulanmış kalakalırsın.. Yalnız... işte o anda, sadece o anlık zaman diliminde çabalarının bir hiç olduğunu anlarsın. Sonradan, atlattıktan sonra bu durumu, tartıp biçtiğinde çok derin yaralar almış olduğunu acılar içinde farkedersin ancak tam olayın ortasında sadece tekliğini ve küçüklüğünü hissedersin..
...çözemesemde sebebini kendimi hep "zor" durumlar içinde buluyorum.. Zor durumdan kastım "ühü ühü Melis beni aramadı bugün" gibi teenager zorlukları falan değil. Ciddi açmazlar, yükler, sorumluluklar. Bazen kaldıramayacağım yükler, bazen küçük gözüken ve sırtına alınca devleşen sorumluluklar. Bilirsiniz.. öyle bir an gelir gerçekten tüm yaşamınız buna bağlıdır. Hatanın telafisi yoktur.. İşte bu zor durumlarda ne kadar uğraşsam, kendimi parçalasam da herşey yolunda gitsin diye, o anlık zaman diliminde yarılıveriyor gökyüzü ve herşey allak bullak oluyor.Kontrol etmeye çalışsam dahi kaosu -inan çok uğraşsam bile- illa ki gözden kaçan küçük bir parça oluyor.. ve lanet parçanın başlattığı domino etkisi ile herşey, dört elle sarıldığım herşey dökülmeye başlıyor, tutmayı bırak farkettiğimde zaten yıkılmış oluyorum ben de tüm dünyam gibi. Korkuya gömülüyor tüm benliğim, bedenim karanlığın içinde yok olurken düşüncelerim anlamsızlaşıyor, bulanıklaşıyor. Kavrayamıyorum. Tüm evren kopup giderken, umutlarım dağalırken ben yalnız, tek başıma, anlamsızca izliyorum tüm olanı..
hiçbir şey elimden gelmiyor..
sanırım uyumalı ve her şeye yeniden başlamalıyım..