...
Bir insanın başına gelicek en kötü şeylerden biri sanırım espri anlayışını yitirmektir diye düşünürken gözlerimi yakın çevremden ayırıp "diğerleri" (the others?) üzerine çevirdiğimde espri anlayışını yitirmeyi bırak hayatlarında böyle bir güzelliğe, zeka kıvraklığına sahip ol(a)mamış saman beynililerle, at gözlüklülerle ve taş kafalılarla karşılaştım. Hırsları yüzünden realiteleri bile görmeden, anlamadan elbette anlamak dahi istemeden yüksek sesle kendi ezberlediklerini tekrarlıyorlardı. Bağıra çağıra! Aman dışarıdan gelen ses akıllarını karıştırmasın, yeni düşünceler suları bulandırmasın. Araştırma olmadan, rakamlara ihtiyaç duymadan kendi inandıklarının mutlak doğru olduğu düşüncesi ile hareket ediyor ve beyinlerini dolduran bu saçmalıklardan büyük zevk alıp kendilerini tatmin ediyorlardı. Öyle bir inatla mühürlenmiş ki beyinleri, espri gibi bazen yumuşak bazen ise bir katana keskiniliğinde ancak her zaman delici bir güç bile bu insansıların nöronlarına etkimiyor, aksonlarını uyarmaya bile yetmiyordu. Bu korkunç manzara karşısında bu yavan insan ziyanlığı karşısında çaresizlik ve aidiyetsizlik dışında hiçbir hissimin kalmamış olması beni uzaklaşmaya itti. Denedim ancak her yanı mangrove ormanları gibi sarmış bu virüsten kurtulmayı başarmam olanaksızdı.. Yapacak tek şey vardı... kendimi yuvamda hissetiğim çevreye dönecek ve sadece gözlerimi kapayıp hiçbir şey görmemiş gibi yapıcaktım...
her şey yolunda.. hiçbir sorun yok.. her şey yolunda.. ta ki ben de onlardan biri olana kadar.. her şey yolunda.. hiçbir sorun yok.. şimdilik.. her şey yolunda..
değil!